Bir hattat vardı, her harfte bir sır arardı.
Bir gün “Allah” lafzını yazarken kalemi durdu.
Dedi ki: “Bu kelimeyi yazmak için mürekkep değil, gönül gerek.”
Kaleminden bir damla mürekkep düştü kâğıda — tıpkı bir gözyaşı gibi.
O damla, yavaşça “Allah” kelimesine dönüştü.
Hattat o an anladı ki:
“Kelimeler değil, teslimiyet şekil alır;
insan eğildikçe, kalem doğru yazar.